04 Nisan 2012 Çarşamba

    Cesede Şapka Giydirmek

    22 Mart 2012, 14:50
    Bu makale 463 kez okundu
    Cesede Şapka Giydirmek
    Kadir Horuz
     “Şapka inkılâbı”nı en açık, en keskin, en net şekilde anlatan fotoğraf karesi şu olmalıdır:

    Âtıf Hoca yaklaşık iki yıl önce yayınlanan “Frenk Mukallitliği ve Şapka” kitapçığından ötürü idama mahkûm edilmiş. İdam kararını veren mahkeme heyetinden biri elindeki şapkayı darağacından indirilen Âtıf Hoca’nın cesedinin başına giydiriyor.

    Emin olun, bütün halkımız şapkayı böyle giydi! Madden ölmemişse bile mânen ölerek!

    Şapka Müslüman halk için giyilir nesne değildi. Çünkü frenkliğin, gâvurluğun alâmeti idi.

    Erzurum fıkrası meşhurdur: Şapka giyme mecburiyeti karşısında Erzurumlu bir vatandaş iyi kötü bir şapka bulur ve bunu giydikten sonra aynanın karşısına geçer. Fakat gördüğü manzara karşısında infiale kapılır ve hiddetle bağırır: “Aynadaki gâvur kim!”

    Mehmet Âkif, Balkan Harbi sırasında Sırp ve Hırvatların Kosova’da yaptıkları katliamı ve Sultan Murad’ın türbesine saygısızlıklarını anlatırken şöyle söyler:

    Âh Meşhed! O ne? Sâhandaki meyhâne midir?

    Kandilin, görmüyorum, nerde? şu peymâne midir?

    Ya harîminde yatan şapkalı sarhoşlar kim?

    Yoksa yanlış mı? Hayır, söyleme, bildim. Bildim!

    Hem şapkalı, hem sarhoş!

    Devrim yapan ne yapmaz ki? Mesela cesede eziyet eder. Cesede eziyet etmek! İnsanlık kaybının son kertesi!

    İşte bir İstiklâl Mahkemesi “yargıcı”nın insanlık suçu olan fiili.

    Kimdi bu yargıçlar?

    Cumhuriyetin yönetici kadrosunun seçilmişleri. Her gün tepe mevkiinde olanlarla beraber olan, aynı sofrada yiyip içenler.

    İşte Kılıç Ali de onlardan biri idi.

     Kel Ali (Çetinkaya)

    Cesede Şapka Giydiren Şapkalı Kel Ali

    Cesede şapka giydiren oydu!

    İşte onun oğlu, tek parti dönemi sofra yaranı babasının hatıralarından dem vuruyor. “Milliyetçi” gazetede!

    Kanlı tarihi şanlı tarih gibi göstermeye çalışıyor.

    Elbette mesele Dersim’den açıldı. Başka nereden açılabilirdi ki?

    Cumhuriyet irtica ile mücadeleyi kanun, hatta anayasa hükmü haline getirmişti. Dindarlara yapılanlar, bu yüzden meşru sayılır!

    Ya müslüman olmayanlara veya sünni çoğunluktan farklı olanlara yapılanlar? Onları unutmayan, sürekli hatırlatan merkezler, güçler vardır.

    İstiklâl Mahkemeleri asker kaçaklarını yargılamak için kurulur, sonra siyaseten katl müessesine dönüştürülür.

    İstiklâl Mahkemeleri en fazla kimleri tecziye etti? Dindarları!

    Komünizmde din afyondu, “cumhuriyetizm”de yok edilmesi gereken birinci düşman!

    Kılıç Ali’nin o gün yaptığı sistem nezdinde “kahramanlık”tı.

    Kim kahraman?

    Rejimin darağaçlarına vakarla yürüyenler mi? Onların cesetleri üzerinde hora tepenler mi?

    ***

    Atıf Hoca’nın Evini Bile Taşlamışlar

    Tek parti döneminde şapka inkılabına muhalefet ettiği gerekçesiyle idam edilen İskilipli Mehmet Atıf Hoca‘nın kızı Ayşe Melehat Koldan’ın babasının idamından sonra yıllarca takip edildiği belirtildi.

    İskilipli Atıf Hoca’nın torunu Ahmet Faruk İmal, Cihan Haber Ajansı Muhabiri’ne yaptığı açıklamada Atıf Hoca’nın eşi ve kızının idamdan sonra İstanbul Laleli de sürekli polis baskısına maruz kaldığını kapılarında her zaman nöbetçi bekletildiğini söyledi. Kapıda nöbetçi olmasına rağmen Atıf Hoca’nın eşi ve kızının oturduğu evin sürekli taşlandığını söyleyen İmal, ”Ben bu olayları kızından duydum onlarda daha fazla İstanbul’da duramamışlar. Atıf Hoca’nın eşi Zahide Koldan kızına ‘ben artık İstanbul’a gitmeyeceğim sende kararını ver’ demiş. Zahide hanım bir süre sonra köyde vefat etmiş mezarı hala köydedir. Yanlız kalan kızı Melahat hanımın ise çektikleri daha üzücüdür. Annesinin vefatında sonra bir süre İstanbul’da kalmış daha sonra tüm Türkiye’yi sefil bir şekilde gezmiştir. ” dedi. Melahat Hanım’ın bir kez evlendiğini ve eşinin kısa sürede vefat ettiğini belirten İmal, üzerindeki dönemin devlet baskısı ve üzüntüleri içinde akli proplemler yaşadığını dile getirdi. 1954 ylında Diyanet tarafından İskilipli Mehmet Atıf’ın kızına maaş bağlandığını o maaş ile geçimini sağladığını aktaran İmal ”Bir dönem akli sorunlar yaşadı. Düşünün ki 14 yaşında bir kız babasını evden alıyorlar ve bir daha göremiyor ölümünü dahi mektupla öğreniyor. Mezarının yerini bile bilmiyor. Kim olsa aklını yitirirdi. ” diye konuştu.

    Kadir X [Arşiv 2011]

    YORUM YAZ

    • Ad Soyad:

    • Yorum:

    •  

      @name x

    • UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
    • Yorumlar

      Toplam 2 yorum mevcut

    • CEM BİLEN 3 gün önce yorumlandı

      yaşasin zalimler için cehennemde hakli bir temenni fakat fiili olarak da bu sözün arkasinda durmak ve zalimlerle mücadeleden vazgeçmemek geri durmamak gerekir.

    • mehmet köse 6 gün önce yorumlandı

      yaşasin zalimler için cehennem

    GAZETE MANŞETLERİ


    HAVA DURUMU

    Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:

    ANKET Sonuçlar Tümü

    ?Sizce Hangi Yayın Organı Daha Etkin ?

    NAMAZ VAKİTLERİ

    Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:

    e-gazete

    kim kimdir?

    • İsmail-i Rumî

    ARŞİV