30 Kasım 2011 Çarşamba

ŞAKAYLA KARIŞIK BİR YAZI

27 Ekim 2011, 12:44
Bu makale 180 kez okundu
ŞAKAYLA KARIŞIK BİR YAZI
Adem GÖKSÜGÜR
1903 yılının Ağustosunda Fransa’nın İstanbul’da bulundurduğu Vautour zırhlısına subay olarak atanan Pierre Loti’nin mürettebatı arasında diplomat olan bir yazar vardır: Claude Farrére. Türk hayranlıkları nedeniyle gerek Pierre Loti gerekse Claude Farrére İstanbul’un önemli mekânlarına isim olmuştur.
Claude Farrére kültür, sanat ve uygarlığımızdan oldukça etkilenmiş olmalı ki, hatıralarını hikâye tadında sunduğu“Türklerin Manevi Gücü” adlı bir kitapta toplamıştır. Eserinde yer alan“Türk Kedisi” adlı hikâyede Türk mahallelerindeki kedilerin cana yakın olduklarını çünkü Türklerin hayvanlara merhametli davrandıklarını belirtmektedir. “Rum ya da Ermeni mahallelerinde yaşayan kediler ise insan yüzü görür görmez kurtuluşu kaçmakta bulurlar, çünkü Ortodokslar zayıf olan her şeye karşı alçakçasına zalim davranırlar” diyor yazar. Türk Sokak köpeklerini anlattığı öyküsündeyse “kedileri severim köpekleri sevmem” diyor ve devam ediyor: “İlk rastladığım yabancı bir köpeğin yaltaklanması, pabuçlarımın tozunu yalamakta gösterdiği inatçılık kadar tiksinti verici bir şey yoktur. Kediciğimin, nazikane gayretlerle elde edilen, nadir sempatisini kazanmak kadar da hiçbir şey beni memnun etmez. Kedim kendisini esirim gibi görmemi daima reddetmiştir, sadece benim dostum olmaya razıdır.” Halk arasındaki “nankör kedi” benzetmesi de Farrére’in bu mantığına göre çürütülmüş oluyor böylece.
 
Sokak köpekleri ülkemizin büyük sorunları arasına girdi son yıllarda. Kütahya’nın Tavşanlı Belediyesindeki Sokak köpekleri konulu biraz da sokak jargonu içerikli videosu paylaşım sitelerinde en çok tıklananlar arasındaki yerini aldı. Mahallelerimizdeki sokak köpekleri Claude Farrére’in anlattığı o dönemdeki İstanbul’un Sokak köpeklerinden biraz farklı. “İstanbul yüz kadar mahalleye ayrılır. Aynı şekilde sokak köpekleri de yüz kadar sürüye ayrılıp mahallelere dağılır ve gerektiğinde mahallelerini korurlar…” diyor Claude Farrére. Hâlbuki mahallelerimizin sokak köpekleri bırakın mahalleyi korumayı, mahalle sakinlerinin güvenli yaşama haklarını ellerinden alıyorlar. Sabah yürüyüşüne çıkan sakinlere veya okula gitmeye hazırlanan öğrencilere zaman zaman köpek saldırısı gerçekleştiğine şahit oluyoruz.
Sokak köpeklerine küpeler takılıyor, artık çağdaş eğilim bu olmalı. Zannediyorum aşılandığına ya da kısırlaştırıldığına işaret. Aşılı ya da kısırlaştırılmış bir köpek tarafından ısırılmak halimize şükretmemiz gereken bir durum gibi algılanabilir. Anacak insanlarımız aşılı da olsa bir köpek tarafından ısırılmak istemiyor. Bırakın ısırılmayı saldırıya maruz kalmak bile huzurumuzu kaçırıyor. Bu köpeklerin geçtiğimiz yıllarda köpek bakım evlerinde zor şartlarda yaşamaya maruz bırakıldığı hayvan hakları savunucuları tarafından dillendirildi. Bu köpekler öldürülsün demiyorum, köpek bakım evine yerleştirilsin ve kısırlaştırılsın. Bu günlerde “kızışma” dönemleri başlıyor, bu dönemde bu köpekler çok saldırgan olabiliyor. Yakında sokaklarımız yavru köpeklerden geçilmeyecek. Bu halleriyle oldukça sevimli görünüyorlar ama birkaç yıl sonra olacakları düşünmek bile istemiyorum. Akla şu soru geliyor: İnsan hakları hayvan haklarından daha mı önemlidir? Pasifik okyanusundaki balina katliamı için seferber olan çevrelerin Ortadoğu’da gerçekleştirilen soykırım için, Somali’deki açlık tehlikesi için ses çıkarmamaları ne kadar manidarsa, sokak köpeklerinin haklarını savunmak için seferber olanların insan hakları için sessiz kalmaları da o kadar çelişkilidir.
Bu sorunu kökünden halledecek bir çözüm önerim var. Malumunuz Kuran’da eti yenen-yenmeyen hayvanlarla ilgili açık, net ve yoruma mahal bırakmayacak ayetler var. En'am suresinin 145. ayetinde "De ki [ey Peygamber]: “Bana vahyedilenlerde leş veya akan kan veya iğrenç bir şey olan domuz eti, veya üzerinde Allah'tan başka bir ismin anıldığı günahkarca bir kurban dışında yenmesi yasak olan hiçbir şey görmüyorum”.
Bu ayet mükerrer (tekrar edilen) ayetlerdendir. Aynı ayetlerden bir diğeri de Nahl:115'dir. Bu ayetten hemen sonraki ayette (16:116) "Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin, çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler." buyrulmuştur.
Gelin görün ki, Yahudi şeriatını İslam'a montajlayarak eti yenen yenmeyen hayvanları "ulema sınıfı" yeniden düzenleme cesareti göstermiştir. Falanca imama göre helal sayılan bir hayvan başka bir imama göre haram sayılmıştır. Yukarıda zikrettiğim iki ayet ve Maide suresi ve Hacc suresinde de tekrar edilen ayetler ortada sapasağlam duruyorken "ulema sınıfı" hangi cesaretle dillerine geldiği gibi "şu helaldir, bu haramdır" diyebiliyor? Helal-haram hükmü yerine "örf" kullanılmalıdır. Kimseye kedi, köpek yedirmek gibi bir kaygım yok. Ama domuz dışındaki hayvanlara da haram dememek gerekir. Bir Çinli müslüman olduğunda kendisine "kedi köpek haramdır" diyemeyiz. Aslında Ülkemizin her mahallesinde bir kaç Çinli müslüman aile yerleştirsek de şu sokak köpekleri de işe yarasa fena mı olur? Mesela siz hiç "sokak kuzusu" diye bir kavram duydunuz mu? Şaka bir tarafa, bu eti yenen yenmeyen hayvanlar konusunun ele alınıp cesaretle Kur'an ayetleri ışığında değerlendirilmesi gerekir. Ayetler açık bir şekilde ortadayken ayetlerin hükümleriyle taban tabana zıt içerikli hadis muamelesi görmüş uydurma rivayetleri dikkate almamak Kuran’ın gereğidir. Bu anlayışa sahip çevrelere “sünnetsiz” yaftası vuranlara “kitapsız” demek ne kadar ağır bir itham olurdu değil mi?
Selam ve dua…
 
Adem Göksügür
goksugur@gmail.com


TosyaHaberleri.Com İlan Panosu

Elemanlar Alınacaktır.
MÜPTELA NARGİLE CAFE'de Çalıştırılmak üzere BAYAN Garsonlar Alınacaktır.
Müracaatlar Şahsen Yapılmaktadır.
Müracaat Adresi: Müptela Nargile Cafe


İlan ve Reklamlarınız İçin: 0532 650 00 36
E-posta: tosyahaberleri@hotmail.com

YORUM YAZ

  • Ad Soyad:

  • Yorum:

  •  

    @name x

  • UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
  • Yorumlar

    Toplam 1 yorum mevcut

  • 1 ay önce yorumlandı

    bu hoş ve anlamli yaziya katki olsun babaindan yaziyorum.köpek kendisine hizmet ettiği ve her türlü tehlikeden korumaya çalıştığı insan sahibini "tanri" zannedermiş ve ona hizmet etmede her daim sadakat gsterirmiş.kedi ise kendisini eve alip besleyen ve sicak sobanin başinda ağırlayan insan karşisinda kendisini herhalde ben "tanri" olmaliyim diye değerlendirmiş.hayatımızı renklendiren bu hayvanları yemeden önce biraz daha düşünelim derim.

GAZETE MANŞETLERİ

Tosya TKS

HAVA DURUMU

Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:

ANKET Sonuçlar Tümü

?Sizce Hangi Yayın Organı Daha Etkin ?

NAMAZ VAKİTLERİ

Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
Her Türlü Kereste Satımı Yapılır

EN ÇOK YORUMLANANLAR

BUGÜN

    BU HAFTA

    BU AY

      SPOR TOTO SÜPER LİG

      Tür seçiniz:

      e-gazete

      kim kimdir?

      • Tosya'lı Derviş AHMED

      KARİKATÜR

      SENDE YAZ

      Ziyaretçi Defteri

      Siz de yazmak istemez misiniz?

      ARŞİV