SON DAKİKA
Erkek Çocukların Sünnet Edilmesi Hurafemidir?![]()
Adem GÖKSÜGÜR
İsrail oğulları isyan, zulüm ve azgınlıkları sebebiyle diğer ümmetlere helal kılınan bazı nimetlerden mahrum bırakılmışlar bir başka deyişle Allah tarafından cezalandırılmışlardır Enam suresinin 146.ayetinde bu durum açıkça belirtilmiştir: “Bu, azgınlık ve taşkınlıkları sebebiyle kendilerine verdiğimiz bir cezadır”.
Aynı surenin 59.ayetinde de “yaş ve kuru hiçbir şey yoktur ki, apaçık bu Kitapta olmasın. “ buyrulmaktadır. Dinde hüküm koyucu ancak ve ancak Allah’tır ve Allah’ın koyduğu hükümler de ancak Kuran’da yer almaktadır. Bu durumda ne yapıp yapmayacağımız ve neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda Kuran’dan başka kaynak aramak da yine Enam suresinin 114.ayetinde açıkça beyan edilmiştir. Kuran’da yer almayan ilkeleri İslam’a mal etme yanlışına düşerek mevzu hadislerle desteklenmiş bidatlerle kuşatıldığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz. Hadisin (sünnetin) fonksiyonunu çok iyi tahlil etmek zorundayız. Sünnet Kuran’ı açıklar, buna kimsenin itirazı olamaz. Ancak sünnetin yeni hüküm koyma yetkisinin olup olmadığı ulema arasında ihtilaf konusudur. Kuran’da tüm mükellefiyetlerimiz apaçık sayılıp döküldüğüne göre “sahih” elbisesi kuşanmış olsa da Kuran’dan onay almayan yeni hükümleri reddetme zorunluluğumuz vardır. Mesela Kuran’da en ufak bir işareti dahi bulunmayan “İsa’nın kıyamete yakın geleceği” anlayışını benimsemek ve buna inanmak en hafif bir ifadeyle bidattir. Bu bağlamda erkek çocukların sünnet edilmesi konusu İlahiyatçıların irdelemekten çekindiği bir konudur. İlahiyat alanının yumuşak karnı diyebileceğimiz bu konuyu değerlendirmeye çalışmanın zor olduğunun farkındayım. Muharref Tevrat’ın Tekvin bölümünün 17. Babının 9-14. Ayetlerinde şöyle emredilmektedir: “Rab İbrahim`e, "Sen ve soyun kuşaklar boyu antlaşmama bağlı kalmalısınız" dedi, "Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur: Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek. Sünnet olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak. Evinizde doğmuş ya da soyunuzdan olmayan bir yabancıdan satın alınmış köleler dâhil sekiz günlük her erkek çocuk sünnet edilecek. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürecek bu. Evinizde doğan ya da satın aldığınız her çocuk kesinlikle sünnet edilecek. Bedeninizdeki bu belirti sonsuza dek sürecek antlaşmamın simgesi olacak. Sünnet edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak, çünkü antlaşmamı bozmuş demektir. " Buhari’nin sahihinde geçen hadis muamelesi görmüş Ebu Hureyre’nin naklettiği bir rivayet var: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “İbrahim (aleyhisselâm) Kaddûm (keser veya balta) ile seksen yaşında olduğu halde sünnet oldu." ( Buhari, İsti’zân 51, Enbiya 8; Müslim, Fedâil 151). Öte yandan Ebu Davud’un Sünen’inde Ümmü Atiyye’den rivayetle kızların dahi sünnet edilmesi gerektiği nakledilmiştir: “Bir kadın Medine de kızları sünnet ederdi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kendisine: "Derin kesme. Zira derin kesmemen kadın için daha çok haz vesilesidir, koca için daha makbuldür" diye talimat verdi." (Ebû Dâvud, Edeb 179) Erkek çocukların sünnet edilmesi Hadis ile hükme bağlanmışsa bir başka hadisle de kızların sünnet edilmeleri hükme bağlanmış sayılmaz mı? Bazı Arap ülkelerinde kızların klitorislerinin bir kısmının kesilerek erojen bölgelerinde duyu kaybına gidilmiştir. Bu anlayış Müslümanların büyük çoğunluğu tarafından tepkiyle karşılandığı halde erkekler için neden aynı tepki söz konusu değildir? Kuran’da Nisa suresinin 119.ayetinde Allah’a ortak koşanların düştüğü sapkınlık anlatılırken şöyle buyrulmaktadır: “Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları boş kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim, hayvanların kulaklarını yaracaklar; onlara emredeceğim, Allah'ın fıtratını (yaratışını) değiştirecekler! Kim Allah'ın yerine şeytanı dost tutarsa, muhakkak ki açık bir ziyana uğramıştır.” Bu ayette bırakın insanları hayvanların bile uzuvlarını kesmenin fıtratı değiştirmek olduğu beyan edilmiştir. Allah insanı (haşa) fazla mı yaratmıştır? Peygamberimizin sünnetli doğduğu rivayeti doğruysa Hz. Peygamber eksik mi yaratılmıştır? Ayette belirtildiğine göre insanın yaratılışında parmak uçlarının dahi unutulmadığı ve mükemmel bir şekilde düzenlendiği göz önünde bulundurulacak olursa “sünnet” geleneği nasıl izah edilecektir? İstenmeyen tüylerin ve tırnakların kesilmesiyle “sünnet”i aynı kefeye koymak mümkün müdür? Herkes tırnağını keser ama törenle parmağını kesen var mıdır? Yazımın en başında belirttiğim ayet doğrultusunda düşünecek olursak; Yahudiler, azgınlık ve taşkınlıkları sebebiyle erkeklik organlarındaki önemli erojen hücreler içeren sünnet derisinin kesilmesi suretiyle teskin edilmiş olamaz mı? Dikkat edilecek olursa sünnet derisi organdaki en önemli erojen bölgenin dış dünya ile bağlantısını keserek hassasiyetini korumaktadır. Sünnet sonrası bu bölge savunmasız kaldığından dış yüzeyi kurumaya neden olmakta ve hassasiyet kaybına uğramaktadır. Sünnetli erkeklerde hijyen şartlarına daha çok uyulduğu ve sünnetli erkeklerle evli olan kadınlarda rahim kanseri riskinin daha az olduğu iddiasına gelince, bu doğrudur. Bu mantıktan hareket edecek olursak saçları jiletle kazınmış bir kişinin baş temizliği daha kolay olacaktır. Ama uzun saçlı kimseler saçlarını sık sık yıkamak suretiyle temizleyemezler mi? Bunun gibi sünnetsiz bir kişi de benzer bir titizlikle hijyenik bir temizlik sağlayabilir. Peki, bütün İslam dünyasında bir örf haline gelmiş “sünnet” nasıl olmuş da bu kadar geniş bir yelpazeye yayılmıştır? Cevabı çok basittir. Müslümanlar hangi toplumla iç içe yaşadıysa o toplumu etkilediği kadar, kendisi de o toplumdan etkilenmiştir. Gazneliler döneminde Hint kültürüyle tanışan Müslümanlar nasıl Hinduizm ve Budizm’in temeli olan “tasavvufi” hayat tarzını din anlayışlarına monte ettiyse Yahudilerle içli dışlı yaşayan İslam toplumları da eti yenen hayvanlar konusunda olduğu gibi sünnet konusunda da bu toplumun anlayışını özümsemiştir. O kadar özümsemiştir ki, bir düşünün bu konuyu tartışmak bile büyük bir tabu olmuştur. Erkeklik gücünün azaltılmasına yönelik bir uygulama olan sünnet; erkekliğe geçiş gibi algılana gelmiştir. Bütün bu sayıp döktüğüm kanıtlara rağmen itiraf etmeliyim ki içime sinmese de bu örfü devam ettirme konusunda toplumun rüzgarına kapılmaktan başka çarem olmadığını biliyorum. Amacım bu konunun İslami bir zorunluluk değil örfi bir zorunluluk olduğunu ortaya koymaktır. Aynen yırtıcı hayvanların etinin İslam’a göre haram olmadığı halde toplumumuzda örfi bir zorunluluk olduğu gerçeği gibi. Adem Göksügür goksugur@gmail.com Bu makale 275 kez okundu
Yükleniyor...
Yorumlar yüklenirken lütfen bekleyiniz...
YAZARLAR Tümü
SON DAKİKA
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
NAMAZ VAKİTLERİ
SÜPER LİG
|