Demokrasilerde vatandaşların "saçmalama hakkı" da vardır efendim.
Türkiye'de bu hakkını sonuna kadar, dibine kadar kullanan vatandaş sayısı da bolcadır maşallah...
Bu ülkede açık açık "darbe isterim" diyenler bile ciddiye alınmadıkları, adam yerine konulmadıkları için kovuşturmaya uğramıyorlar, Türk hukuk sisteminin sonsuz hoşgörüsüyle...
Devlet, nasıl "susma hakkına" saygı gösteriyorsa, "saçmalama hakkına" da gösteriyor.
Saçmalama hakkının mükemmel kullanımına yeni bir örnek: Bazı sanatçılar ve nasıl tanımlanacağı bilinemeyenler bir "platform" kurmuşlar. Mecazi anlamda tabii, tiyatro sahnesindeki "estrad" gibi üstüne çıkıp oturulan yüksekçe bir yer değil.
Platformun adı, "Cumhuriyet Güçbirliği"...
Yok, bunlar miting yapan fraksiyondan değil, bunlar meyhane kadrosu.
200 kişi kadar tutuyorlarmış. İmza toplamışlar.
49 bin 800 kişi daha toplayabilirlerse bir milletvekili çıkarırlar, mecliste onları temsil eder.
Hasan Pulur bile dayanamamıştı da, "Aydın Beyler'le Münevver Hanımlar" diye dalgasını geçmişti bir zamanlar, bu tür imza toplama meraklısı vatandaşlarla...
Kimler mi var bunların arasında?
Aydınlık gazetesi yazarı, mukallit Levent Kırca var.
Çok yetenekli, esnek aktör Tarık Akan var.
Uğur Mumcu'nun ağabeyi, avukat Ceyhan var.
İçkili gazino sahnelerinin kendini özleten sanatçısı, "assolist altı" Müjdat Gezen var.
Balyoz davası sanığı, emekli orgeneral Çetin Doğan var.
Sağlıklı beyniyle derin düşünür Yalçın Küçük var.
Ferhan Şensoy da var. Onun da aklı fikri çok yerindedir.
Efendim bunlar yayınladıkları bildiride
"AKP'yi iktidardan indirmede 'tayin edici görevlerini' yapmak arzusunda olduklarını" belirtiyorlar...
Belirleyici arkadaşlar bunlar... Çok acayip iktidar ve muhalefet belirliyorlar. Bir belirlenen yanıyor. Dikkat edin, sizi de belirlemesinler.
Bu amaçla da seçime "bağımsız adaylar blokuyla" girmeye karar vermişler. Böyle belirleyecekler.
Çünkü mecliste bir "milli hükümetin" kurulması gerekiyormuş. Eh, bugünkü hükümet "Yunan hükümeti" olduğuna göre...
Şuradan da gayet iyi anlaşılıyor ki, söylediklerine göre "seçmenin talebi AKP'den kurtulmakmış"... Onu da belirlemişler. Eh, geçen seçimde yüzde 47 oyu "uzaylılar" verdiğine göre...
Bu da, Cumhuriyet Güçbirliği Platformu'nun itici gücüymüş.
Çekici gücü de var, beni çok çekti bu muhabbet...
Arkadaşların bu belirleyici girişiminin, toplasan toplasan 171 bin satışlı bir memur gazetesinin 18. sayfasının dibinde iki sütuna davulcu yellenmesi gibi kalmasına gönlüm razı olmadı! Daha geniş kitlelere duyurayım dedim.
Hiç ağızlarını açmasınlar, aha da reklamlarını yapıyorum vallahi.
Çünkü hedefleri var ve bunlar da çok ciddi hedefler: "TBMM'de Atatürk devriminden yana bir grup oluşturmak"... Yani en az 20 adamlarını sokacaklar meclise.
Daha sonra da, oluşacak parlamento aritmetiğinde, "AKP ve BDP dışındaki güçlerle" hükümet kurmaya katılacaklar. Bazı basın manyakları "CHP-MHP koalisyonu" diye uçuyorlardı, bunlar o irtifayı alçak bulmuşlar, stratosfere çıkıp bir "CHP-MHPCGP" koalisyonu istiyorlar.
Neyse, çok şükür içkili lokantalarda darbe istemekten vazgeçmiş görünüyorlar şimdilik, aralarından bazıları. Bu da bir gelişmedir icabında.
Fakat yayınladıkları bildiride "bu olağanüstü dönemde artık çözümler de olağanüstü olacaktır" diye bir laf etmişler ki, azıcık tuhafıma gitti, midemi bulandırdı.
Huylu huyundan vazgeçmez mi diyelim, kibarca?
Yoksa tavuğun orası tövbe tutmaz mı diyelim, daha bir Türkçe?