Yüce Allah Adem Aleyhisselam'ın yaratılışı ve sonrasında yaşananları Bakara suresi 30.ayet ve devamında bize haber verdiğine göre;
Allah yeryüzünde insan diye bir varlık yaratacağını, onu kendisine halife kılacağını ve insanın birtakım özelliklerini meleklerine haber vermişti. Bunun üzerine melekler: " Biz Seni överek zikredip, sana ibadet edip dururken Sen yeryüzünde kan dökecek fesat çıkaracak birini mi yaratacaksın demişlerdir.
Allah, Adem'i yaratmış ve ona bütün eşyanın isimlerini öğretmiş sonra da meleklerden o eşyaların/varlıkların isimlerini söylemelerini istemiştir. Melekler sadece Allah'ın kendilerine öğrettiklerini bilebileceklerini, Allah'ın öğretmediği şeyleri bilemeyeceklerini söylemişlerdir.
Allah da bunun üzerine Ey Adem, bu eşyanın isimlerini sen söyle buyurması üzerine Adem Aleyhisselam o eşyanın tamamının isimlerini söylemiştir.
Bunun üzerine ise Allahu zülcelal, "Ben size göklerin ve yerin bütün sırlarını ve sizlerin açığa vurduğunuz ve gizlediğiniz her şeyi bilirim" dememişmiydim, buyurur.
Yüce Rabbimiz insanların babası Adem Aleyhisselam'ın meleklere olan üstünlüğünü Onun bilgisi ile ortaya koymuştur. Eşyanın isimlerini melekler bilememiş Adem Aleyhisselam bilmiştir. Daha ilk insanın şahsında gerçekleşen, yaşanan bu olayda bilginin ve bilgi sahibinin Allah'ın katındaki büyük değerine kuvvetli bir vurgu vardır. Zaten Kur'an'ın ilk inen ayetleri de bilgiye sahip olmanın, öğrenmenin yolu olan okuma ile ilgili değil midir? " Yaratan Rabb'inin adıyla oku...." (Alak suresi ,1)
Bütün kainatı/ evreni yaratan Allah'tır. Rabbimizin insanlığa son mesajı olan Kur'an'ı okuyan da, pozitif bilimleri,(fizik,kimya, biyoloji, vesaire) okuyan da sonuçta Allah'ın sözlerini okumakta, Allah'ın evrendeki eşsiz sanatını okumaktadır. Yalnız burada önemli olan okumanın yaratan Rabbin adıyla, O'nun adına, O'nun rızası için olmasıdır. Okuma, Allah'ın rızası ve Allah'ın kullarına hizmet niyetiyle olmazsa, elde edilen o bilgi sahibinin elinde korkunç bir silaha, çok etkili bir bozgunculuk aracına da dönüşebilir. Onun için Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem "...faydasız ilimden ....Allah'a sığınırım" ( Müslim; zikir ve dua, tevbe ve istiğfar, 73)buyurmuşlardır.
İlimsiz/ bilgisiz hiçbir yere varılamaz. Bilgi sahibi olmayan bir kişi iyilik ve iyi işler yapmak istese de yapamaz. Çünkü yapabilmek için önce bilgiye ihtiyaç vardır. Bu konuda İmamı Şafii rahmetullahi aleyh in şu sözü ne kadar hikmetlidir. Dünyayı isteyen ilme sarılsın. Ahireti isteyen ilme sarılsın. Hem dünyayı hem de ahireti isteyen yine ilme sarılsın. Dini anlamda bilgi sahibi olan kimse ibadetlerini doğru bir şekilde yapar. Günlük hayata dair yapması ve yapmaması gereken şeyleri bildiği için onları uygulama imkanı bulur. Başkalarına öğreterek ve örnek olarak Onların da bilmediklerini öğrenmesine yaşamalarına vesile olup, onların kazandığı sevapların aynısının kendi amel defterine de yazılmasını sağlamış olur.
Her zaman olduğu gibi günümüzde de bilginin teknik alanda uygulanması anlamındaki teknoloji kimin elindeyse o daha güçlüdür. Atom çekirdeği parçalanarak ortaya çıkarılan enerji ki, buna nükleer enerji deniyor, onunla her türlü makina ve cihaz çalıştırılıyor. Yerine göre de atom bombası denen korkunç bir silaha dönüştürülebiliyor. Böyle bir imkan ve silaha da ancak bilgi ve teknoloji ile ulaşılabiliyor.
Kur'an-ı Kerim'de ilim/bilgi hariç hiçbir şeyin çok olması tavsiye edilmemiştir. Söz gelimi beş vakit namaz ve günün belli zamanlarında kılınan nafile namazların dışında daha çok namaz kılınması teşvik edilmemiş, ancak kılınan namazın ikame edilmesi (dostdoğru kılınması) istenmiştir. Oruçta da Ramazan ayında tutulan farz orucun dışında birtakım günlerde (pazartesi ve perşembe günleri, Şevval ayında 6 gün, muharrem'in 9. 10. 11. günleri, kameri ayların 13.14. 15.günleri) tutulan oruçlar hariç daha fazla oruç tutulması istenmemiştir. Hatta Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, "senenin tamamını oruçlu geçiren kimse hiç oruç tutmamış gibidir, buyurmuşlardır. Eğer daha çok namaz kılmak faziletli olsaydı namazları çoğalta çoğalta 24 saatin tamamını doldurmak gerekirdi. Orucu da çoğalta çoğalta yılın tamamını kapatmak gerekirdi. Halbuki bizden istenen bu değildir. Bizden istenen Peygamber Efendimizin yaptıklarını düzenli bir şekilde hayatımız boyunca uygulamaktır. Amelde, ibadette çokluktan ziyade kalite ve devamlılık önemlidir. Nitekim Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem : "Allah katında en makbul amel hangisidir sorusuna ; Az da olsa devamlı olanıdır, (Buhari, iman: 32) buyurmuşlardır. Ancak iş ilme/ bilgiye gelince durum değişmektedir. İlim için, şu kadar öğrenmeniz yeterlidir denmemiştir. Aksine Taha suresinde: De ki; "Ey Rabbim beni ilim bakımından artır." buyrularak ilmi öğrenmek için hem gayret göstermeye, hem de bunun için dua etmeye teşvik edilmiştir.
İnsan Allah'a kul olmak için yaratılmıştır. O, bu görevini bütün bir hayatını Allah'ın razı olacağı şekilde düzenleyerek yerine getirebilecektir. Bunun için de bilgiye ihtiyacı vardır. Bu yolda ancak sahip olduğu faydalı bilgi ölçüsünde başarılı olabilecek, Rabbine gereken saygıyı gösterebilecektir. bundan dolayı Rabbimiz Teala ; " Allah'tan gerçek anlamda alim / bilgin kullar korkup saygı gösterirler."(Fatır suresi, 28. ayet) buyuruyor.
Yüce Rabbimizin bizlere de rızasını kazandıracak güzel ameller işlemeye imkan verecek, engin bir faydalı bilgi lutfetmesi duası ile Allah'a emanet olunuz.
Halil İbrahim sabırlı
İlçe müftüsü