Değerli Okur Kardeşim; Her anımızda kendimize sormamız elzem olan sorulardan bazıları da biz insanlar nereden geldik? Bu dünyaya geliş gayemiz nedir? Ayeti kerimede Allah Teala “O, hanginizin daha güzel iş yapacağınızı denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstündür, bağışlayandır.” buyurmaktadır. Bizler bu dünyaya gelmeden önce berzah aleminde bulunmuş, yaratıcımıza söz vermiş ve daha sonra onun her birimiz için takdir ettiği bir zamanda dünyaya gönderlmişiz.
Yüce Allah c.c. bu husu Araf suresinin 172. Ayeti kerimesinde bizlere şu şekilde bildirmektedir: Rab'bin Adem oğullarından, onların sırtlarından zürriyetlerini aldı. Ve onları kendi nefisleri üzerine şâhit tuttu. "Ben sizin Rab'biniz değil miyim?" dedi, -onlar da Evet... Şâhidiz dediler. Gerçek şu ki, insan, böyle bir misaka muhatap olacak bir yaratılışa sahiptir; fıtratı, buna müsaittir. Hz. Peygamber (s.a.v.): "Her çocuk (İslam) fıtratı üzerine doğar" . "Çocuğu anne ve babası Yahudileştirir veya Hıristiyanlaştırır veya Mecusileştirir, buyuruyor. İslam fıtratı üzerine doğmuş olan insanin görevi nedir, niçin yaratılmıştır. Bu sorunun cevabını Kuranı Kerim bize net bir şekilde bildiriyor Allah c.c.: ‘’ cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye -yarattım.’’ Buyuruyor. Demek ki bu dünyadaki görevimiz özetle: Yaratanımıza hakkıyla kulluk etmektir. Elbette dünya iaşemizi temin edeceğiz, elbette dünya için de çalışacağız. Ancak bunu yaparken hayat dengemizi de sağlayacağız. Çünkü dünyada ebedi değiliz sonunda ölüm denen gerçek kapımızı çalacak. Bir gün gelecek kainatın da ömrü tükenecek ve her şey yerle bir olacak ve düzen bozulacaktır. Bu yer yüzünün ve bütün kainatın “ömrünün” sonu olacaktır.
Sevgili Okur Kardeşim; İnsanın ölümü, kainat düzeninin bozulması ile kıyametin kopması her şeyin sonu değildir. Aksine, kıyametin ardından, bozulan düzen yeniden kurulacak, ölen herkes tekrar diriltilecek, ikinci ve sonsuz bir hayat başlayacaktır. Bu ikinci hayat şüphesiz mizan ve hesapla başlayacak ve herkes amelinin iyiliği ve ya kötülüğü doğrultusunda cennete veya cehenneme gidecektir. O halde sosyal hayatta bize verilen rol ve statü ne olursa olsun, ahiret hayatını, cenneti, cehennemi düşünerek işlerimizi ona göre idare etmeli ve yaratıcımıza halisane bir kul olma bilinci ile hareket edip onun bizler için belirlemiş olduğu kurallara uymalıyız. Yani farzları yerine getirip haramlardan şiddetle kaçınmalıyız ki gerçek dünyada huzura erenlerden olalım. Allaha emanet olun.